Namaz Vakitleri
Hareket
eden kütledir, maddedir, bedendir, bir ‘şeydir’, hareket eden ile hareketi
birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hareket eden bir şey olmalı ki hareket
tespit edilebilsin. Sıfat ise maddeleşme arızasından tecrit edilebilir, ayrılabilir.
Sıfat maddeden soyunabilir. Sıfatın, cisimlenme öncesi durumu idrak edilebilir.
Güzellik, güzel olandan ayrı bir şeydir. İyilik, iyi olandan ayrı bir tanıma
sahiptir. Birisinin baba oluşu, ‘babalık’ tanımından sonra gerçekleşir. Kişi,
kişiliğinde bulduğu sıfatları idrak ederek tümü için hamt etmeli, kendi
kişiliğinin fena bulmasını idrak ederek, hal lisanıyla hamt etmeli. Kişilikte
bulunan her sıfatın verilmiş olduğunun idrak edilmesi, sıfatların sahibinin
idrak edilmesi olur. Kişi, böylece kişiliğinde, Zat’ı bulmuş olur ve hal
lisanıyla şükretmiş, secde etmiş olur. Sıfatların, bedenden soyunarak idrak
edilmesi, kişiliğinden, zatından vazgeçmiş olarak, fena bularak, hal lisanıyla
Zat’a secde ederek, tespih edilmesi demektir.
Sonuç
olarak, bu idrakte, bir soyunma ve kavuşma söz konusudur. Bu hal içinde iken
abdın vücudu yoktur. Hak yakin
geldiğinde, vücut biter. Vücut yoksa namaz kılınamaz. Bu duruma, güneşin
tulû’u, doğuşu, birden bire zuhuru, bir şeye aniden vakıf olup bilme, hali
denir. Güneşin doğuşu zamanı, abdın, kulun, vücuduna vahdet güneşinin
istivasından zevali yani en tepe, doruk noktasından sonrası zamanıdır. Vahdet
güneşi kulun vücudunda en tepe noktasındayken namaz kılınamaz çünkü orada Hak
yakındır, kul yoktur. Namaz için vücut gerekir. Cem makamından önce yani halk
ile mahcup olarak, fark-ı evvel, ilk fark, benlik, ikilik zamanında, tevhidi
idrak etmekten önce de cemden sonra fark-ı sani, ikinci fark halinde, beka
zamanında da abdın vücudunun gölgesi var olunca namaz vacip olur. İnsan, yalnız
bu hal içindeyse Abd-i Hu’dur, abidesidir, delilidir.
Namazların
en evveli ve en lâtifi Hafi, gizlilik, makamındaki ‘soyunma ve kavuşma namazı’,
“Öğle” namazıdır. Namazların en makbulü, ‘salâtı vüsta’ olanı, ise ‘asır
namazı’, ‘Ruh makamında Şuhut namazı’ olan “İkindi” namazıdır. Ruhen,
her yerde ve her şeyde Hakk’ın görünmesi namazıdır. Ruh ve hafi makamlarında
şeytanın gireceği bir yer olmadığından öğle ve ikindi namazlarında okumalar
gizlidir.
Ruhen Şuhut, Hakk’ın
görünmesinin bir sır olduğunun idraki içinde, sır makamında, ‘sırrın namazı’
kılınır. Bu bir yalvarış, dua namazı olup en hızlısı ve en hafifidir. Kalbin
zuhuru ile mahcup olma, perdelenmenin öncesinde yalvarış vakti çabuk geçer. Bu nedenle
“Akşam” namazında okumalar hızlıdır. Kalbin
zuhuru, ortaya çıkışı, huzurunda ve huzur içinde oluşun aydınlık, anlayış ve
idraki, insanın batınını en çok aydınlatan ve şeytana en çok engel olan bir
şeydir. Bu durum ise Kuran’ın fecridir, ilmin doğuşudur, kalbin huzur
namazıdır. “Sabah” namazı keşiflerin indiği ve sıfat nurlarının
tecellisi vaktinde kılınır. Cemaatin artması için okumalar uzunca yapılır.
Ruhun
nuru, ilmin idraki içinde, kalp aydınlığında, gece ve gündüz meleklerinin
buluşmasıyla namaz kılınır. Bu namaz, kalp makamında kılınan huzur namazıdır. Kalp
makamında, ruh ile birlikte bedenin ve nefsin de idrakine varılır. Nefsi en çok
sabitleyen ve itaat ettirerek ilme tabi tutan, nefis makamında, baş eğme ve
teslim olma namazı, “Yatsı” namazıdır. Nefis, kalp ve sır gibi şeytanın
vesvese etmesi mümkün olan makamlara alâmet kılınan yatsı, sabah ve akşam
namazlarında, şeytanı engellemek ve def etmek için okumalar yüksek sesle
yapılır. (2.238; 17.78; Hicr, 99)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder