16 Kasım 2016 Çarşamba

Tanıdıkça Aşk


            Tanıdıkça Âşık Olmak

            İnsanın içindedir ve insanın içinde mutlaka vardır sevmek, âşık olmak. Aşk insanın fıtratına kazınmıştır. Her şey halk edilir, canlılık yaratılır ve insan inşa edilir. Canlılıkta madde, yaşamın önemsiz bir bölümüdür. Bedensel yapı, insan gerçeğinin küçük bir kısmıdır. İnsanın inşası tamamlandığında, bedensel yapı, duygusal ve ruhsal gerçekliğin yanında önemsiz kalır. İnsanın nefsanî, yani gazap ve şehvetin hâkim olduğu, alanı vardır. İnsan, nefis ile yaşamını sürdürür. Akılcı bilgiler ve kalbî duygular ile beslenen nefis, neslinin devamını sağlayacak aşkı yaşar. Gördüğü ve bildiği bir diğer insanı sever, çok sever âşık olur. Bu aşk içinde bile aklını, gururunu ve benliğini yitirir. Aynı şekilde ilahî bilgiler edinerek, müşahede ve şuhut, uyanıklık ederek ilahî aşka düşerek ölümsüz ruh ile dirilmeye, fıtratını gerçekleştirmeye gidebilir.

            Kur’an’ın ilim, Furkan’ın uygulama olduğu bildirilir. Ayetler, evrenin kurulduğu ve genişletilmekte olduğunu, gökyüzünün yeryüzünden ayrılıp, arzın döşendiğini, güneş sisteminden önce oluşan suyun dünyaya indirildiğini, canlılığın yaratılıp, insanın inşa edildiğini açıklamaktadır (51.47), (21.30), (2.164). Kısaca, var olan her şeyin, belirli bir düzen içinde var olduğu, yoktan veya yokluktan var edildiği, ilmin uygulanması olduğu bildirilmektedir. Bilimsel ve teknolojik bilgi ve bulgular da tüm bu ayetleri kanıtlamaktadır. Uzay boşluğunun sonradan oluşup gökyüzünü oluşturduğu bilinir. Evrenin genişlemekte olduğunu bilim 1930’larda kanıtladı. Okyanuslardaki suyun, Dünyayı çarpışıp birleşerek oluşturan kütlelerden geldiği son bulgulardandır. İçinde DNA içeren hücrenin suyun içinde canlılık başlatması bir yaratılış olayıdır. İnsanın inşası ise farklı bir süreçtir.

            İnsanın kendini bilme süreci aklın kullanılmasıyla başlar. İnsanın bedensel, nefsanî, duygusal ve ruhsal yapısı analiz edilerek senteze ulaşılır. Maddeye ilişkin bilgiler, maddenin en küçük parçasının bile ilmin bir hali olduğuna götürür. Kütlesi olmayan yalnız artı veya eksi elektrik yükü olan parçacıklar bilim insanlarınca “Bilgilerinin deposu” olarak tanımlanır. Her obje ilminin deposudur. Elektromanyetik radyasyon (EMR), foton, elektron ve atomun bilinmesi; canlılığın yaratılması ve insanın inşası sürecinin altyapısını oluşturur. Kuantum âleminden canlılığa geçiş hayret, haşyet, korku ve dehşet duygularına neden olabilir. Atom ve moleküllerden DNA ve hücre oluşumuna geçiş hayret ve haşyet uyandırabilir. Bu düzeyde bile sebeplerden sonuca gidiş gibi tek yönlü etki değil karşılıklı etkileşim söz konusudur. Elektronlar, atom ve moleküller birbirlerini etkiler ve etkileşim içinde hareket ederler. İkiz elektron ve atomların incelenmesi sonucunda etkileşimin, Büyük Patlamadan itibaren, “Önceden belirlendiği” bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

            İnsan ise belirli miktarda atom yığını değildir. Her kişi ve kişilik atomların belirli bir şekilde organize olmalarıyla ortaya çıkar. Organizasyon bir yönetim fonksiyonudur. İnsan, genetiğinden gelenler ve çevreden alınanlarla oluşur. İnsanın, sindirim ve sinir sistemleri gibi, alt sistemleri, etkileşim içinde ortak amaca hizmet ederek çalışır. Atomun uygun şekilde molekül, moleküllerin uyum içinde organ oluşturması ve organların uyum içinde çalışarak insan oluşturması ancak yönetilen bir düzen içinde olabilir. Organların düzenli çalışması ilk hücreye potansiyel olarak yüklenmiştir. Tüm evren bir bütünlük ve düzen içinde çalışır (1).

            Organların düzenli çalışması mutluluk verirken, insanın mutlu oluşu da organların çalışmasını düzenler. Bu şekilde tek yönlü sebep sonuç değil karşılıklı, iki yönlü etkileşim içinde oluş anlaşılabilir, sonuç da sebepleri etkileyebilir. Bilgi kanallarından elde edilen bilgi yükünü artırdıkça, toplam bilgi yükü de bilgi kanallarını açabilir. Bilinçlendikçe yeni bilgi üretimi artar. Araçlar amaç için organize edilmiş olabilir ancak amaç da araçların yeniden organize edilmesine yardımcı olabilir. Bilinçli gülüş adrenalin salgısını artırır, mutluluk duygusu oluşur. Nefsanî sevgi ve aşk, neslin devamını sağlayabilir ama neslin devamı amacı, bu sevgi ve aşkın belirli bir düzene sokulmasını isteyebilir ve sağlayabilir. Çocuklarla süslenmiş aile kurma hayali, bu hayali gerçekleştirebilecek aşkı yaratır.

            Normal bir hayatta yemek için yaşamaktan başka amaçların da olduğu anlaşılır. Dünyaya bağlayan nefsin ötesinde kalp ve ruhun olduğu fark edilir. İyi ahlak sahibi olma gayretleri insanlığı çağrıştırır. İnsanlıktan nasip alma gayretleri ise aklın, kalp ve ruh arasında gidip gelerek, kalbe ilim doldurma çalışmasını gerektirir. Kalp biri nefse diğeri ruha açılan iki kapılı handır. Önce akıl ile birlikte nefsin amaçlarını gerçekleştiren kalp, sonunda nefsin dizginlerini ele alır. Yerinde, zamanında ve dozunda düzenli bir şekilde ihtiyaçları karşılanan nefis güzelleşir, tatmin olur, nefis bir durumda çalışır. Sorunlarını böylece çözen kalp artık ruhun nurundan, ilmin idrak ve aydınlığından, yararlanır.

            Ruhun nurunu zevk eden kalp yeniden doğar. Aklın ve kalbin, nefsin emrinde çalıştığı dönemde etkinlikleri çok azdır. Bu dönem gözden geçirildiğinde her ikisinin de fonksiyonunun farklı olduğu görülür. Nefsanî zevklerin artmasına ve biraz duygu katılmasına katkı sağlarlar. Oysa yeniden doğuş ile fonksiyonları tamamen değişir. Kendine inmekte olan bilimsel bilgi ve bulguların, ilmin kaynağını keşfeder. Kesretin aslında vahdet olduğunu, işleyen düzenin kurulmuş bir düzen olduğunu idrak eder. Her obje ilim ise, küp şekerin tümü yalnız şeker olduğu, gayri bir şey olmadığı gibi, objelerden oluşan her şey de yalnız ve sadece ilimdir. İlim önceden belirlenmiş düzene uygun iş işler, uygulamalar oluşturur. İlmi idrak eden, işleyişe hayran kalır, düzene ve bu düzeni kurana âşık olur. Bir ışın tayfının en kısa dalga boyundaki enerjinin bir santimetre küpü, bilinen evrendeki tüm maddenin toplam enerjisinden daha çoktur (2). Maddenin enerjiden oluşumu ve enerjiye dönüşümü E=MC2 ile iyi bilinir. Bir atomun yüzde doksan dokuzundan fazlasının boşluk olduğu da bir gerçektir. Bilinen evrendeki tüm galaksiler ve tüm maddenin oluşması için bir damla enerji yeterlidir.

            İlmin kaynağını, ruhu keşfeden kalp, özünü bildiği maddesel ve nefsanî alanı düzenleyip ruha döner. Kütle, madde, bilgi, bilim ve ilim yönünde ilerleyiş ruh ve manada tamamlanır. Tanıdıkça âşık olmamak, bir kara deliğin olay ufku geçildiği halde içine düşmemeye benzetilebilir. Aşk için aşktan yaratılış ve insanın inşası amacına ulaşır.

(1)   David Bohm, “Wholeness and the Implicate Order-Bütünlük ve Oluşumun Düzeni”

(2)   Yukarda adı geçen kitap, sayfa 242.