Oruçla Yükselme
İbadetler bedensel ve ruhsal
olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca, her ibadetin bir hikmeti vardır. Bir kişi
için iyi olan çevresi hatta evren için de iyi olabilir. Kişi huzurda ve huzurlu
ise çevresi de huzurludur. Her şeyin ardında, kendine özgü bir özellik ve ilim
vardır. Âlem ile Âdem ikizdir, insanda ne varsa âlemde de vardır hatta
aralarındaki sürekli etkileşim anlıktır. Ruh, ilim ve beden, madde ve mana,
enerji ve kütle birbirine dönüşebilir, hepsinin ardında ilim ve malum, bir ve
tek bilinç vardır. Bilim insanlarına göre “Kozmik Bilinç” vardır. İnsan
bilincinin büyüğüne sanki “Kozmik”, küçüğüne “Hücre içi bilinç” denir. Hayat ve
hayatın olmaması hali mevt de ortaya konan belirli bir ‘yönetim kudretidir’,
bilinçli olarak yaratılmıştır. Kutsal mesajlar, bilimsel buluşlarla kanıtlanır.
Örneğin, kütlenin oluşumunu açıklayan Higgs Bozonu bulunduğu için, kutsal
mesajlardaki “Madde-i Heyula, hayalî görkemli madde” kavramı daha iyi anlaşılabilir.
Çünkü bilimsel tanım olarak “Nasıl oluyor bilinmiyor ama ‘itim ve çekim
kuvvetleri’ bu bozon içinde toplanır, pıhtılaşıp, kütle kazanarak maddeleşir”
denir. Kütle de zaten enerjidir, birbirine dönüşür.
Japon Yoshinori Ohsumi,
(a Japanese cell biologist, has won the 2016 Nobel Prize for physiology or medicine) “Otofagosam” adı verilen, hücre içinde
oluşup dolaşan ve ihtiyaç duyulmayan hücre parçalarını, kullanılabilecek alt
parçalara ayıran, küresel bir bölüm keşfetti. Ohsumi, bu keşfiyle, 2016
yılında, fizyoloji veya tıp dalında, Nobel Ödülü kazandı. Bu sürecin, hücre
içinde bir yenileşme süreci olduğu belirlendi. Hücreler,
aç kaldıkları yani insan açlık hissi duyduğunda hücreler bunu algılar, içlerindeki
bazı parçalarını yer. Bu sürece, “Kendini Yeme” anlamına gelen “Otofaji” denir.
Açlığa ve enfeksiyon kapmalarına karşı uyum sağlama konusunda otofajinin önemi
büyüktür. ‘Kendini
yiyerek yenilenme’ süreci, hücrenin zor zamanlarda hayatta kalmasını sağlar.
Otofaji, işgalci virüs ve bakterileri yakalayıp parçalayarak, vücudun iltihap
kapmasına karşı savunmasında temel görev üstlenir. Otofaji sürecini yürüten,
hücrenin içinde, “Otofagosam” adı verilen bölümdür. Hücrenin içinde, küresel balon
şeklinde oluşup dolaşan bu bölüm, parçalanacakları toplar ve onları protein,
şeker ve lipitlere dönüştürür.
Hücreler, açlık
hissinin algılayarak, otofaji sürecini hızlandırır. Otofaji, önemli fizyolojik
fonksiyonları kontrol edip, hücre içinde alt parçalara bölünmesi ve yeniden
devreye sokulması gereken parçaları, hücrenin yeniden kullanımına sunar.
Böylece, hücre, içindeki daha önemli bölümlere gereken yapı taşlarını ve
enerjiyi sağlayacak yakıtı süratle üretir. Otofaji, bir hücrenin içinde iltihaba neden
olan bakteri ve virüsleri de parçalayarak ortadan kaldırır. Embriyoların
gelişimine ve hücrenin değişimine katkı sağlar. Ayrıca, otofaji, hasar gören ve
görevini tamamlayan proteinleri ortadan kaldırarak, yaşlanmanın olumsuz sonuçlarına
karşı, kalite kontrol mekanizması olarak da çalışır. Hücreler, otofajiyi, öz
yenilenme süreci, bir çeşit yenileştirme merkezleri olarak, devreye sokar.
Bilinç, çevreyi fark etme, algılama ve tanıma yetisidir. Bu önemli işlevler
bilinçli bir iradeyle yapılır. Hücre içinde yabancı bir bakteriyi, virüsü
yakalayıp parçalamak bilinçli bir karardır. Yabancı olup olmadığının
belirlenmesi ve bir protein veya organelin hasarlı olup olmadığının saptanması
hücre içi bilinçli bir karardır. ‘İkinci
beyin’ olarak da adlandırılan bağırsaklardaki bakteri ve virüslerin
fonksiyonlarına benzer şekilde, her hücre içinde önemli işlevi olan çeşitli
süreçler vardır. Bu alt sistemlerde de bir çeşit bilinçli karar mekanizmaları
vardır. Her şeyin varlığının bir hikmeti, her oluşumun bir amacının olduğu
apaçıktır. Bu süreçler, ‘canlılığın yaratılış bilincinin’ içinde yer alan alt
sistemler olarak değerlendirilebilir. İlk hücre ve bu hücrenin maddeye hükmeden
DNA’sı da bir bilinçle yaratılmıştır denebilir.
‘Siyam’,
yani ‘oruç’ da yırtıcı kuvvetin tecavüz ve tasallutunu izale için farz olunan
kanunlardan diğer bir kanundur. (2.180) Hz. Musa’ya kırk gün oruç tut dedik.
Bedensel ve ruhsal sağlığına kavuşunca “Rabbim bana görün, sana nazar edeyim”
dedi. “Ya Musa sen vücudun dağına nazar et” dedik. Musa, vücudunu büsbütün
mütelaşi, telaş içinde, gördü ve fena buldu, fani oldu ve “Ey Rabbim hadislerin
gözleriyle idrak olunmuş ve gayrına görünmüş olmaktan seni tenzih ederim” dedi.
(7.143) Hz. Meryem’e “Kutsal ruha ulaşınca, yeme ve içmeden mahrum kalarak, aç
ve susuz olarak, hakiki hayat ile tazelen” dedik. (19.25) Açlık hissi, nefsanî, bedenî ve ruhanî sağlık için iyi,
doğru ve yararlıdır. Hz. Ali ve Ehli Beyt Resulün arka arkaya üç gün yemeyip,
yemeklerini fakirlere verdiğini söyler. Mana âlemindeki diğer bir manası da
nefsinden kesip kalbin beslenmesiyle sağlıklı olmak övülür. (76.8) Alçak gönüllülük kibri, tevazu böbürlenmeyi, oruç dünya
şehvetini, merhamet gazabı yener, giderir. (105.3)
Atomların
çekirdeklerinde bulunan protonların iç basınçlarının, Büyük
Okyanusun en derin yeri olan Maryana Çukurundaki basıncın trilyonlarca katından
daha fazla olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle protonları oluşturan ‘Quarkları’
birbirinden ayırmak mümkün değildir. Kuarklar güçlü itim-çekim kuvvetleridir.
DNA molekülünün 25.000 civarında olan genlerden oluştuğu bilinir. DNA da
hücrenin çekirdeğinde bulunur. Hücre, kendi başına çevresinden oksijen, yakıt
veya enerji alan, aldıklarını içinde işleyen veya yakan, bölünerek kendini
oluşturan, artık ve atıkları toplayıp atan gibi alt sistemleri, organelleri,
organcıkları, bulunan, bir açık sistemdir. Çevresinden girdi alıp işler ve
çevresine belirli çıktılar verir. Çevresini etkiler ve çevresinden aldıkları
sinyallerle etkilenir, etkileşim içinde yaşayan canlı bir organizmadır. Hayatı
ve hayatını sürdürmek için gayretleri olan bilinçli bir yapısı vardır. Rastgele
hareketlerle yaşam sürdürülemez. Hücre bilinçlerinin, amacına uygun bir
bilinçle, birleşmesiyle oluşan insan bilinci de kozmik bilinç ile etkileşim
içindedir. İnsan, çevresinden aldığı veya algıladığı sinyallere, ikiz olma
özelliğine uygun olarak, anında tepki verir ve etkileşime girer. Kısaca
bilimsel ve dinsel mesajlarda ‘tesadüf yoktur’, bilinç vardır denir.
Kutsal mesajlar ile
bilimsel bulguların birleştirilmesi, Atamızın “Sağlam kafa sağlam vücutta
bulunur” sözü ile de mümkündür. İlk peygamberler aracılığı ile ilk toplumlara
da oruç tutmak farz kılınmıştır. Açlık hissinin, hücrenin, bedenin ve vücudun
tamamının yenilenmesi üzerindeki etkisi son araştırmalarca saptanmış oldu. Daha
önceki Temessül ve Tecessüd makalesinde ‘peryot’ geni
incelenmişti. Hücre içinde bilinçli işlevlerin olması akılcıdır. Oruç tutarak,
nefsini kontrol edene, hücrelerdeki yenilenme süreci sonucunda daha sağlıklı
bir bünyenin verilmesi, onun kalbî duygulara daha fazla zaman ayırmasını sağlar.
Kalbin güçlenmesiyle de ruhsal ve ulvî duygulara geçilmesi beklenir. Yaratıcının
huzurunda ve huzur içinde oluş duygularıyla, verilmiş akıl, fikir, bilgi ve
ilim yeteneklerinin kıymeti daha iyi bilinebilir. ‘İnsanın içi ve dışının
bilinçle dolu oluşu bilinci’ mükemmel bir duygudur. Akıl, fikir, bilgi, bilim
ve ilimden maluma, bilince geçiş insanı nihai amacına ulaştırabilir. Ancak
küllî ilmin malum olan bilinci ile maddesel olanların halk edilmesi, canlı
olanların yaratılması ve insanın inşa ediliş süreci anlam kazanabilir.
Umarım, biz de oruç
tutarak uruc etmeyi fehmeder, idrak eder, bilincine varabiliriz.