17 Ekim 2015 Cumartesi

Evren Düzenli Hiçliktir

Kitabı okumak için lütfen Tıklayınız

               Evren Düzenli Hiçliktir


             Bilim adamları evrenin sırrını sonunda çözdü. Kanada’lı bilimciler yaratılan olmadığı için Yaratan’a da gerek olmadığını ispatladı. Yeni kuramsal öneriye göre tüm evrende negatif enerjinin toplamı pozitif enerjinin toplamına eşit. Bu nedenle, Evrendeki her iki tip enerjinin toplamı da sıfır eder. Böylece, evren bir ‘Hiç’, yani ‘Nothing’ ama ‘Ordered Nothing’, ‘Düzenli Hiç’ imiş. Kurama göre küçük veya sanal parçacıklar çok küçük bir miktar enerjiye sahip olabilir ve çok küçük bir zaman için var olabilir, şişme gösterebilir, bu evreni oluşturabilir ve sonsuz küçük zaman içinde veya bir anda yok olabilir. Hiçten bir şey olmuş değil evren hala bir hiçmiş. Küçük bir sorun varmış, bu evren bir ‘Hiç’ ama ‘Düzenli Hiç’ imiş çünkü matematik ve fizik yasalarının varlığı da ayrı bir gerçekmiş. Bu küçük sorun da Kitap ile çözülmüştür zaten “Kur’an düzen, ilim demektir ve Furkan, uygulama olarak görünür.”

            Bu son bilimsel makaleyi okuyunca “inanılacak gibi değil”, “inanmak” veya “inanmamak” kavramlarını düşünmemek elde değil. Kendilerine “Siz bu dediklerinize inanıyor musunuz?” diye sorsak, bilim adamları ya “Biz inanmayız, deneme yapar, biliriz” diyeceklerdir. “Devasa hadronlarda koşturup çarpıştırdığınız küçük parçacıklardan daha küçük parçacıklar elde ediyorsunuz. Arayıp da bulmakta güçlük çektiğiniz “Tanrı Parçacığı” bulundu, varlığından emin olundu. Kuramsal parçacıkların çok çeşitlerinin varlığı ve elektrik yüklerinin (-) veya (+) olduğu belirlendi. Bir evren de siz yapın öyle ise veya evren içinde bir evren daha oluşsa” desek cevap ne olabilir? Matematik ve fizik var ama evren bir hiç!

            Görünen, görenin görüntüsüdür. “Hakk, Muhammed suretinde zahir olur görünür.  Genel rahmeti bütün eşyaya vücut vererek ve özüne olgunluğu yerleştirerek eşyanın tümünü kapsar. Özel rahmeti, zatının tevhidi ve gerçek olgunluğun idrakine sahip Muhammed evliyasına özgü sıfatların, tekliğin zatından bütün hakikati içeren hepliğin kitabının inişidir.” (Fussilet 41.1,2) “Bu Kitap önce bütünün, tüm var olanın, var olan her şeyin tamamının; kısaca eşyanın özüne kısaltılarak, öz halinde konduktan sonra ayetler indirilerek ayrıntılı bir şekilde açıklanmış Furkan, uygulama aklı kitabıdır.” (41.3,4) “Kur’an, Furkan olarak görünür, ilim suret halinde görünür. Surette kalanlar ilmi göremez. İlim bir düzen içinde surete bürünerek açılım halindedir. İlmin görünür hale bürünüşünü, bürünüyor oluşunu, görebilmek için ilmi bilmek, surette kalmamak gereklidir.” (41.5)

            Yukarıdaki ayetleri bilimsel açıdan ele alabiliriz. Elektro manyetik radyasyon (EMR) bilinmeden önce Kitap, Büyük Patlamadan hemen sonra oluşan, mikrodalga gibi ışınıma Rahman adını vermiş. Buna ‘genel rahmet’ denir. Soğuma ve genişleme sonucunda oluşan yıldızlar ve bizlere ise ‘özel rahmet’, ‘rahimî rahmet’ denir. Bu nedenle rahmanda ne varsa rahim olan özel ‘şey’de de o vardır. Rahmanî ışınımdan oluşan her şeyde aynı ilim vardır. Her şey, bilim insanlarının da dediği gibi, ilminin deposudur.

            “Ortada, açıkta, görünür, hadis, zahir, zuhura gelmiş olanın anlatmaya çalıştığı hafa, gizli olanı, görünür olmaya çalışanı görmeden, hatta inkâr ederek, surette kalmayınız.” (41.9) “Aşikâr olarak görünen ‘arz’, görünmeyen, henüz bilinmeyen ilimden rızkını alır. Arzın toprak, ateş, hava, su olmak üzere dört temel anasırdan alacakları takdir edilmiştir. Yeryüzü ve gökyüzü veya arz ve sema olarak bilinen oluşumlardan biri olarak arz rızkını aldıkça oluşur.” (41.10)    Sonra ‘sema’nın icadı kast edildi. ‘Sonra’ kavramı zamanı içermez, çünkü oluşumda zaman yoktur, yön ve oluşturanların farklılığına işaret eder. Sema çeşitli yönlerden arzdan farklıdır, örneğin, sema latif, arz kesiftir.” (41.11) “Sema manadan, yazılım veya tasarım gibi latif bir cevherden oluşur. Arz ise donanımdır, kesif bir maddeden oluşur. Her ikisi birden, zaman farkı olmaksızın, fiilen mevcut olur.” (41.11)

            Kitap açısından Âlemde ne varsa Âdem’de de o vardır. Evren oluşurken nasıl ki önce öz bir arz vardı; sonra genişleme ve soğuma ile kümeler halinde galaksiler oluştukça gökyüzü de oluşmaya başladı. İnsan da ana karnında kırk gün sonra bir santimetre boyunda bir küçük et parçası cenin iken kol ve bacaklar açılım gösterir. İnsan olmaya, insanlığı oluşmaya başlar.

            “Kemal, ilmî ve amelî olmasa davet sahih olamaz. Sahih olsa da Allah'a, yani cemi' sıfat ile mevsuf Zatına olamaz. Zira amel etmeyen bir âlim davet ederse daveti, Allah ismine olur. Âlim olmayan bir amel sahibi davet ederse daveti Gafur ve Rahim is­mine olur. Âlim amil ve arif kâmilin ise Allah'a daveti sahih olur. Ruh nuru gündüzü ve ruh güneşi ve kalp ayı, Allah'ın âyatındandır, delillerindendir. Siz O’nda fena ve O'nunla vukuf ve O’nunla Hak'tan perdelenerek güneşe secde etmeyiniz, aya da secde etmeyiniz. Ve zatta fena ile onları halk eden Allah'a secde ediniz.” (41.33)

            Kitabın anlatmaya çalıştığı gerçekler de bilimsel bulgular da içinde yaşanan evren ile ilgilidir. Bir önceki makalede üzerinde durulduğu gibi “dalga yayılımları veya ışınımları parçacık özelliği taşımaktadır” Kitap bu kavramları “rahman ve rahim” sıfatları ile ele alır. Sonsuz sıcaklığın soğumasıyla ışınımlar yıldızları oluşturur yani rahman rahim olarak görünür. İnsan özünde ilmin tümünü bulabilir.

            “Kur'an'ı Biz inzal eyledik, indirdik ve elbet onu Biz hıfzederiz, koruruz. (Hicr 15.9) “Kur’an, gayba iman edenlere hidayettir, onları basiret sahibi yapar, şifa verir, kalplerini temizler. Görüş ve uygulamalarla basiretlerini, kalp gözüyle görmelerini geliştirir. İnanmayanlar işitemez ve anlayamaz, gaflet içinde olduklarından Kur’an onlara nüfuz edemez. Hakk’ın görülüp idrak olunduğu nurun kaynağından uzak oldukları için gafletten uyanamazlar.” (41.44)

            “Evren Düzenli Hiçtir” diyen bunu birçok deneyleriyle ispatlayan bilim insanları ‘görmedikleri ve bilmedikleri’ bir şeye inanıyor ve iman ediyorlar. “Siz de gayba iman ediyorsunuz” dense itiraz ederler ama deneyleri tam değil kuramsal düzeyde. Matematik ve fizik ilminin var ve gerçek olduğunu söylüyorlar ama uygulama yok ‘inanmadıkları için tam anlayamıyorlar’ denebilir.

            “Biz inananların, içerde ve dışarıda, görünür ve görünmezde, müşahede etmelerine yardımcı oluruz. Hatta muhakemelerine, deliller ile anlamalarına yardımcı oluruz. Böylece, Hakk’ın görerek, apaçık aşikâr olduğunu idrak ederler. Yardım ettiklerimizden Hakk’ı eşyada müşahede edenler için Rab yeterlidir, efali delilleriyle, sıfatı tecellileriyle, görünüşleriyle anlaşılır, her şey bilgisi kapsamındadır. Her şeyin hakikati Hakk’ın ilminin aynısıdır, vücudu ilmi ile oluşur, ilmi zatının aynıdır ve zatı aynı vücududur. Gayrın vücudu, aynı ve zatı da yoktur, batıldır, zandır. Her şey haliktır, yaratılandır, yalnız Hak Halık’tır, Yaratandır, Hakk’ın yüzü, Hakk’ın zatı bakidir. Nefiste ve çevrede görünen ve beliren vasıflar, sıfatlar Hakk’ın varlığının ortaya çıkışı iledir.” (41.53,54)(*)

            Mikrodalga ışınımı, X-ray ışınımı gibi çeşitli EMR ışınımı dalgalar halinde küresel biçimde yayılır. Her yerden her yere, her zaman sonsuz ışınım vardır. Bir göze ulaştığında ‘görülebilir ışık’ olarak görünür. Görünen ışık fotondur, kuantalar halinde yayılır, ışık hızında yayılır. Bir kuanta belirli bir miktar enerji taşır. Böylece fotonun enerjisi ölçülür. Işınım dalga halinde olsa da partikül, parçacık veya foton olarak görünür. Bir ışık kaynağından sonsuz ışın, ışık çıkar. Işık camdan geçerken kırılır ve dalga boylarına göre renkler de görünür. Kuantum mekaniğine girince de dalga özelliği gösteren parçacık ve parçacık özelliği gösteren dalgalar söz konusu olur. “Belirsizlik İlkesi” ile çeşitli gerçeklikler anlatılır. Sanırım en iyi sonuç şu olabilir “Görünen bilinmedikçe, Bilinen görünmez!”

            Kitap “İlim, maluma tabidir” der. “İnsanlar kendilerini var zanneder, şirk içindedirler. Dünya bir hayal ve yalandır aldanmayın. Allah vardır gayrisi de yoktur, Hak vardır gerisi batıldır.” Bu ve benzeri kavramlar bilimsel alanda da yer almaya başladı. “Sonsuz küçük, sonsuz sıcak, sanal parçacık, şişerek oluşan evren, sonsuz küçük bir zaman için var olabilir. Evrendeki toplam enerji sıfır olduğu için evren aslında bir hiçtir, ama düzenli bir hiçtir çünkü matematik ve fizik yasaları vardır ve gerçektir, yürürlüktedir.” Dostumuza sorarız “Nasılsın?” o da cevap verir “Gördüğün, bildiğin gibi” din de bilim de aynı kavramları içermektedir. Neyse ki bilmek, bilmemek ve inanmak, inanmamakta özgürüz, her şey nasıl görüyorsak öyle!

(*) Kemaleddin Abdürrezzak Kaşaniyyüs Semerkandi, “Te’vilatı Kaşaniyye”, yeni yazıya aktaran, Y. Müh. M. Vehbi Güloğlu, Kadıoğlu Matbaası, Ankara, 1987. Aşağılardaki “adı geçen kitap-a.g.k.” budur.

Hiç yorum yok: